Değerli Fongogo Elçimiz Cansu bu haftaki konuğumuz!

‘Bize biraz kendinden bahseder misin?’  mülakatların demirbaş sorusu ki bana göre en zorlarından biri. Hem iş tanımının getirdiği özelliklere sahip olduğunu göstermelisin hem samimi olmalısın, hem güçlü, özgüvenli olduğunu göstermelisin hem mütevazı olmalısın. Sizin de aklınıza Cem Yılmaz’ın uzayda çilek esprisi geldi biliyorum. Bu yazıda mülakatta olmamanın rahatlığıyla size biraz kendimden bahsedeceğim.

cansu 12

 

 

Arkadaş çevrem benden yaratıcı biri olarak bahsederken annem bu kavramı hayal kutusunda yaşamak olarak tanımlar. Bir Elon Musk olamasak da hayal kurma kısmında sınır tanımam diyebilirim (bknz: Lisede Zaman Makinesi Projesi Girişimi). Aynı zamanda araştırmayı severim. Çoğu kişi bir araştırma yaparken önüne çıkan ikinci linkten ileri gitmezken ben eğer bir araştırma yapacaksam o konuyla ilgili Google arama sonuçlarının 3. sayfasında bile bulabilirim kendimi. Yani SEO uzmanlarının taktiklerinin pek etki etmediği kullanıcılardanım.

Öğrenim hayatım boyunca gerçekte ne yapmak istediğimi bulmaya çalıştım. Bazen pilot oluyordum bazen bilim insanı, bazen dedektif oluyordum (ah Agatha) bazense öğretmen.. Birbirinden çok ayrı dursalar da aslında hepsinin birleştiği tek bir nokta vardı. İşini her şartta en iyi şekilde yapmak. Pilot olmak istiyordum ama savaş pilotu olmak istiyordum, öğretmen olmak istiyordum ama köy okulunda sınıf öğretmeni olmak istiyordum, dedektif olmak istiyordum ama Hercule Poirot elime su dökemiyordu. Kısaca her işin bana göre en değerlisini, yetkinliklerim el verdiği sürece en iyi şekilde yapmak istiyordum. Sonunda karar verdim (1 yıl önceye denk geliyor); pazarlama tam bana göreydi. Kendimi en çok o alanda iyi hissediyordum. Girişimcilikle tanışmam da aslında bu noktada başladı. Bir iş için çok çabalıyorsunuz, en iyisini yapmak için uğraşıyorsunuz, onu benimsiyorsunuz, ardı ardına terfiler alıyorsunuz, belki de bulunabildiğiniz en yüksek noktaya geldiniz, artık o şirketin CEO’su oldunuz. Ama aslında hala o iş size ait değil. Tüm yetkinliklerinizi kullandığınız, hayatta en önemli şey olan zamanınızı harcadığınız şey neden tam anlamıyla size ait, sizin fikriniz olmasın.

Kendi içimde, kendimle yaptığım bu beyin fırtınasından sonra girişimcilik için girişimde bulunmaya karar verdim. Girişimcilik eğitimlerine katıldım, kitaplar okudum, fikir üretmeye başladım. Bu adımlardan biri de Fongogo’nun bir parçası olmaktı.

Fongogo elçilik programına başvurmamın nedeni Fongogo’nun, temelde insanlara yardımcı olup hayallerini gerçekleştirmelerinde fırsat veriyor oluşuydu. Bu yüzden ben de bu takımın içinde yer almak, yeni hayalperestlere ulaşmasında yardımcı olmak, aynı zamanda kendimi de geliştirmek istedim. Kitlesel fonlamayı, Fongogo’nun, destek verenlerin ve proje sahiplerinin içinde bulunduğu büyük bir takım çalışması olarak görüyorum. Bir hayal kuruyorsun, insanlara gelin beraber yapalım diyorsun ve hayatında görmediğin belki de hiç göremeyeceğin insanlar sana güvenip senin elinden tutuyor. Kitlesel fonlama bu yüzden çok önemli, Fongogo bu yüzden çok değerli.

Eğer senin de bir fikrin varsa kendine güven, fikrini projeye dönüştür ve bırak Fongogo’da hayat bulsun.