SON BUZUL ERİMEDEN AYŞE GLASGOW'A GİTSİN!

Merhaba ben Ayşe. İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği son sınıf öğrencisiyim,2 Temmuz 2024’te mezun oluyorum.  Jeolojiyi ve İTÜ’yü tercih etme sebebimi anlattığım YouTube videosunu bu link üzerinden ulaşabilirsiniz (https://www.youtube.com/watch?v=ej-_PkO9akw&t=1s). Ben izlemeyi değil okumayı severim diyorsanız  sizler için minik bir özet geçeyim 😊

Coğrafya dersinde izlediğim tsunami belgesi ile jeolojiye ve doğa bilimlerine olan ilgim başladı.2011 yılında Japonya’da meydana gelen 9,1 büyüklüğündeki depremi ve bu alanda çalışan yer bilimcilerle yapılan röportajları içeriyordu. Detaylı araştırmalarım sonrasında hem hayallerimi hem de sabahlara kadar çalıştığım çalışma masamı fotoğraflarıyla süsleyen İTÜ’yü ilk tercihim olarak seçmiş oldum. Böylece hem doğa hem de yer bilimcisi olabilmek için kariyer hayatımın ilk adımını atmış oldum 😊.

Lisans sürecim boyunca neler yaptım?

Bölüme başlamadan önce bir yıl zorunlu hazırlık okudum ve hazırlığı bitirdiğim yaz AIESEC ile global gönüllülük projesi yaparak Bahreyn’e gittim (https://aiesec.org.tr/).  Bahreyn’ı tercih etmemin iki nedeni vardı. Birincisi mezuniyet sonrası devam etmek istediğim sektörün enerji alanında  olmasını istiyordum, ikincisi ise çocuklarla alakalı bir projede yer almak istiyordum ve benim için en uygun olan proje bu projeydi. İlk defa yurtdışı deneyimi elde etmiş olmak ve sadece İngilizce konuşarak vakit geçirmek, hem karakterimi hem de dilimi çok geliştirdi. Farklı ülkelerden farklı alanlarda eğitimlerine devam eden akranlarımla çocukların İngilizcelerinin gelişmelerine destek olmak ve farklı kültürden insanları tanımak iletişim becerilerimi ve sonraki kariyer planlarımı şekillendirmemde büyük bir paya sahip oldu.  

Lisans birinci sınıfa başladığımda hazırlıkta tanıştığım IAESTE kulübünün Maden Fakültesi fakülte temsilcisi oldum. IAESTE Kulübünün ana amacı Türkiye’de temsilcilikleri olan üniversitelerden (İTÜ,YTÜ, Boğaziçi, MEF, ODTÜ..) yurtdışında staj yapmak isteyen öğrencileri belirleyip, onlara bu süreçte destek olmak aynı zamanda ülkemizde staj yapmak için yurtdışından gelen yabancı öğrencilere de süreç içerinde temsilcilik etmek. Henüz alan dersleri almamama rağmen IAESTE kulübü ile fakültemizdeki bölümlerle alakalı (Jeoloji, Jeofizik, Cevher Hazırlama, Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği) firmaların staj süreçlerini, stajyerlerden beklentilerini anlamış oldum (https://iaeste.itu.edu.tr/).Böylece hem ulusal hem de uluslararası bağlantılarımı güçlendirebildiğim serüveni devam ettirmiş oldum.

Pandeminin başladığı dönem ikinci sınıfa başladım ve bu süreçte de IAESTE kulübünün başkanlığını devraldım. Online süreç içerisinde  bölüm derslerine çalışmak, kulüp aktivitelerini devam ettirmek ve dönemin bittiği yaz ayında yurt dışından gelen yabancı stajyerler için etkinlikler düzenlemek ve onların süreçlerine yardımcı olmak gibi sorumlulukları aldım. İkinci sınıfta almış olduğum jeokimya ve çevre jeokimyası derslerinin koordinatörü olan ve akademik anlamda kendime rol modeli olarak gördüğüm Prof. Dr. Nurgül Çelik Balcı hocamdan ders alma şansı yakaladım ve ikinci sınıfın yaz tatilinde Türkiye’nin ilk Jeomikrobiyoloji ve Biyojeokimya laboratuvarında laboratuvar stajıma başladım. Bu laboratuvar sadece jeoloji alanında çalışmalar yürütmeyip, kimya, moleküler biyoloji alanlarını da içeren multidisipliner bir takıma sahipti böylece akademik olarak farklı disiplinlerin nasıl çalışması gerektiğini bu laboratuvar çalışmam ile anlamış oldum (https://www.instagram.com/itugbl/).

Üçüncü sınıfta kulüp başkanlığını devredip denetleme kurulu başkanlığına geçtim ve artık kendi kariyerime ve jeolojiye odaklı ilerleme kararı aldım. Üçüncü sınıf derslerinin zorluğuna ek olarak bu dönem içerisinde İTÜ Jeomikrobiyoloji Laboratuvarındaki çalışmalara destek olurken, Tübitak Lisans Star Bursiyeri olarak Türkiye’nin ilk kozmojenik yaşlandırma laboratuvarında 6 ay boyunca sevgili hocam Prof. Dr. Mehmet Akif Sarıkaya ile “Slovenya'dan Türkiye'ye uzanan buzul alanlarının kozmojenik izotoplarla tarihlendirilmesi ve paleoiklim değerlendirmesi” adlı projesinde lisans laboratuvar stajyeri olarak çalışmaya başladım (https://kozmo-lab.itu.edu.tr/) . “Türkiye’de buzul mu var?” düşüncesine sahiptim ve bu proje benim jeolojiye bambaşka bir perspektiften bakmamı sağladı. Neden Türkiye’de aktif buzul çalışmıyorum diyerek kendime akademik bir alan hedefi koydum. Bu hedefle üçüncü sınıfın yaz tatilinde Tübitak destekli “Doğa Benimle Çevre Okuryazarıyım Her Yerde 2 “ projesine başvurdum ve kabul aldım (https://dogabenimle.igdir.edu.tr/do%C4%9Fa-benimle-%C3%A7evre-okuryazar%C4%B1y%C4%B1m-her-yerde ). Böylece hem dağ buzulunu sahip bir bölgenin arazisini gördüm ve takke buzulunun nasıl jeolojik koşullarda oluştuğunu bu proje sayesinde öğrenmiş oldum.

Üçüncü sınıfım sadece akademik projelerle devam etmedi çünkü ben sadece makale okuyarak ya da laboratuvarda deney yaparak çalışmanın beni mutlu etmeyeceğini biliyordum, yaptığım işin somut bir ürüne dönüşmesi ve sosyal fayda kısmı da benim için çok önemliydi. Bundan dolayı üçüncü sınıfta Değişim Liderleri Derneği’nin Kıvılcımlar Programına başvurdum ve yaklaşık 750 aday arasından seçilen 75 kadın katılımcıdan birisi oldum (https://www.degisimliderleri.org/). Değişim Liderleri Derneği’nin ana amacı üniversiteli genç kadınların, içlerindeki liderlik potansiyelini keşfetmeleri, kendilerini geliştirmeleri ve bulundukları ortamlarda değişime öncülük etmelerini sağlamak. Bu program sayesinde  6 kadından oluşan bir ekibin parçası oldum ve  Dönüşüm Elçileri projesini hayata geçirdik (https://www.instagram.com/donusum.elcileri?igsh=YWhuNzE5MGkyNHkx) . Çocuklarda iklim krizi farkındalığını kazandırmak için bir online iklim akademisi kurduk. Projemiz ilk olarak sosyal sorumluluk projesi olarak başladı ve İstanbul içindeki okullara giderek iklim krizi alanında eğitimler verip, deneyler yaptık. En önemlisi çocuklara yönelik bir proje hayata geçiren bir ekibin parçasıydım. Proje başlatmak ve bu projenin gelir modelini tasarlamak, iş birliklerini belirlemek derken neden sosyal girişim olarak devam etmiyoruz dedik ve projemizde sosyal girişim modeline göre iyileştirmeler yapmaya başladık.

Üçüncü sınıfın Kasım ayında Dünya’nın ve Türkiye’nin en büyük girişimcilik merkezlerinde biri olan İTÜ Çekirdek’in ön kuluçka girişimlerinden birisi olduk ve girişimcilik serüvenim başlamış oldu. İTÜ Çekirdek’in sağlamış olduğu en büyük imkanlardan birisi mentörlük görüşmeleriydi. Dönüşüm Elçileri’ni nasıl daha ileriye taşıyabiliriz sorularına cevap ararken İTÜ Çekirdek Mentörlerinden sevgili Semih Ersöz ile tanıştım. Semih Bey bizler için çok önemli bir mentördü çünkü kendi girişimi de Eğitim Teknolojileri alanında faaliyet gösteriyordu (https://sopuacademy.com/). Kurucusu olduğu Finlandiya merkezli girişimi olan Sopu Akademi’nin Türkiye’deki ilk projesi olan “Young Negotiators in Türkiye” projesine dahil oldum ve ardından Sopu Akademi’nin 16 gönüllü eğitmenlerinden birisi oldum. Böylece müzakere alanında eğitim aldım ve akranlarıma öğrendiklerimi aktarabildiğim bir süreci deneyimledim. Artık mezun oluyorum ve sosyal projelere aktarabileceğin zaman azalacak düşüncesi ile öğrencilik hayatımın son sosyal sorumluluk projesi olan Doğu Batı Kampına katılımcı olarak dahil oldum (https://dogubatikampi.org/).  İzmir’de geçirdiğim bir hafta benim için çok özeldi çünkü üniversiteye başladığım yıllardaki heyecana sahip gençlerin arasında enerjimi tekrar kazandım ve ablaları oldum 😊. Sevgili Prof. Dr. Mustafa Sarı hocamı tanımak bu kamp sayesinde oldu. Marmara’daki müsilaj problemine çözüm arayan bir ekip kuran ve pinaları kurtarmak için bilimsel çalışmalarını girişim modeline uyarlayan bir profesör ile sohbet etmek gelecek kariyer planım için güzel bir fırsat oldu (https://www.umutpina.com.tr/).  

Bol öğrenmeli, koşuşturmalı ve durmak bilmeyen toplantılarla geçirdiğim bir üniversite hayatım oldu. Sosyal faaliyetlerde olduğum kadar akademik alanlarda da çalışarak, mezuniyet sonrası için seçtiğim hayatımda beni neyin mutlu ettirdiğini, ekip mi daha önemli yoksa bireysel çalışma mı sorusuna cevap bulabildiğim bir serüveni deneyimlemiş olmak bana şu kararları almamı sağladı.

• Akademik alanda, yüksek lisansıma Buzul alanında bir konu ile devam edeceğim. Çünkü bilimin artık doğayla çalışması gerektiğini biliyorum.
• Her ne yaparsam yapayım, yapılan çalışmanın bir çıktısı çocuklara yönelik olmalı çünkü dünyayı iyi yetişmiş ve doğayı seven, tanıyan çocukların kurtaracağına inanıyorum.

Tüm bu çalışmalar bana çok güzel bir kapı açtı ve Avrupa’nın en büyük laboratuvarı olan SUERC-Cosmo’dan 2 aylık laboratuvar stajına kabul aldım. Stajyer olarak yanında çalışacağım hocam Prof. Dr. Derek Fabel buzul alanında çalışmalar yürüten ve bu alanda öğrenci yetiştiren bir akademisyen.

Bu stajı gerçekleştirebilmem için 2 aylık staj süresini karşılayacak fona ihtiyacım var ve fonsuz durumdayım. 😊

Bu staj benim için neden önemli?

Mühendislik eğitimi almış olsam da aslında Türkiye’de jeoloji mühendisliği temel bilimler eğitimlerini veren bir bölüm. Mühendislik dersleri sayesinde analitik becerilerimi ve pratik düşünmeyi alışkanlık haline getirdim ama sorunlara bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşmak ve süreci senin belirlediğin yeni yöntemlerle devam ettirmek beni daha özgür hissettirdi.

• Buzul alanında çalışmak için ihtiyacım olan en önemli adım, bu alanda uzmanlaşmış ve güçlü bağlantılara sahip bir danışman.
• Yüksek lisans eğitimime devam edeceğim kurumun bu alanda çalışan akademisyenlerinin olması ve sürekli çalışan, aktif projelere sahip bir laboratuvar olması.

Avrupa’nın en büyük laboratuvarlarından birisi olan SUERC Cosmo’da staj yapmak, bundan sonraki akademik kariyerim için çok büyük bir adım olacak ve yüksek lisans için kabul almamı kolaylaştıracak (https://www.suerc-cosmo.co.uk/).  Böylece birlikte çalışacağım Prof. Dr. Derek ile  2 ay boyunca birebir çalışmalar yaparak motivasyonumu ve çalışma disiplinimi göstermiş olacağım (https://www.gla.ac.uk/research/az/suerc/staff/fabelderek/).  Eylül ayında açılacak olan yüksek lisans başvurusu için önemli adım olan kabul mektubu ve çalışacağım danışmanı önceden halletmiş olacağım.

Gitmek için neye ihtiyacım var?

Her alınan karar yeni bir kapının açılması demektir ve ben hayalimi gerçekleştirecek olan kabul mektubunu alarak bu uzun yolun başlangıcındayım . Hayallerimi gerçekleştirebilmek için gerekli olan 2 aylık masraflarımı, vize ücretini, konaklamayı karşılayabilmem için gerekli olan 2.400 Euro için sizlerden destek bekliyorum. Bu başarıma sizlerin de ortak olmasını diliyorum.