Klasik kalıpların dışına çıkan bir proje “Yok Devenin Pabucu“.
Sibel ve Gizem başladıkları belgesellerini Fongogo ile sonlandırmaya hazırlanıyor.
Yakından tanıyın istedik, bu sempatik ikiliye kanınızın anında ısınacağını biliyoruz.

Kendinizi tanıtır mısınız? 

“Biz”

Kep attılar, ofise girdiler.

Uzağa da yakına da gittiler ama yine

“en zengin kültür bizimki” dediler.

İstanbul’dan çıktılar, bir devenin peşine düştüler.

Uzun bir yola girdiler.

Ona gönül verdiler.

“Deveci Kızlar” ünvanı ile ödüllendirildiler.

Hayvan sevgisinin en büyüğüne şahit oldular.

Herşeyi paylaşırsak büyür dediler

ve

belgesel çekmeye karar verdiler.

Sibel, kıvırcık, deli dolu, hobisi bol, İngiliz – Türk aşkının tohumu. Hayata gülmeyi tercih edenlerden. Etrafı kalabalık çünkü içtenliği onun parlamasını sağlıyor. Gezmeyi, spor yapmayı, kamerası veya notlarıyla yaşananları ölümsüzleştirmeyi, Hindistanı, yorulmayı ve yorgunluğun keyfini sürmeyi çok seviyor.

Gizem, dünyayı keşfetmeyi kafasına koymuş, enerjisi yüksek, fikirleri bol dünya insanı. Zamanında etrafındaki çılgın projelerin hepsine dahil olmuş, şehir hayatı anlamsızlaştığında da hayatın keyfini köyde sürmeye karar vermiş ex-mühendis. Yeni projesi Behramkale’de nar ağaçları arasında saklı butik oteli, ve bahçesinde organik yetiştirdiği sebzeleri. Gizem, şehirden ayrılmaya cesaret edemeyen arkadaşlarının tabiriyle erken “emekli”lerden.

Yollarımız Lise’de kesişti. Sonrasında Sibel, fotoğraf ve film hobisini iş olarak edinmek üzere İngiltere’ye film okumaya gitti, geldi. Yönetmenlik ruhunda vardı zaten, onu eğitti! Gizem ise endüstri mühendisliği okumaya karar verdi. Artan enerjisini de ilgili olduğu projeciklere harcamaya devam etti.

ydp

Fongogo ile gerçekleştirmek istediğiniz projeden ve detaylarından bahsedebilir misiniz?

Yok Devenin Pabucu. Bir Belgesel Projesi. Kültür projesi. Tüm Ege Bölgesi’nde ve Akdeniz’in bir kısmında 3 ay boyunca her Pazar, en az 2 – 3 yerde, ortama 1000 kişinin toplandığı bir etkinliğin projesi. İpek Yolu’nda yük taşıyan develerden ve yörüklerden kalmış bir tarihin projesi. Davulun, zurnanın, festivalin, mangalın, ailelerin, Zeybek’in, sosyalleşmenin projesi. Nasıl haberimiz yoktu önceden dedirtecek proje! “Deve Güreşi mi?!” önyargınızla sizi el ele tutturarak  “Hadi bir de biz görelim” dedirtecek proje.

%80’i tamamlanmış, %20’lik kısmı için destek bekleyen; sadece bir merakla alevlenen, tüm Ege Bölgesi’ni kış aylarında araştırma yolculukları ile tanıyan, zamanla deveci camiasında kabul gören ve devecilerin güvenini kazanarak onların maddi ve manevi destekleri ile bu güne kadar gelen bir proje.

Tamamen 2 birey olarak ve desteksiz çıktığımız bu yolda, geldiğimiz nokta bizi de her adımda şaşırttı. Blogumuz, sosyal medya paylaşımlarımız coştu. İstanbul’da hikayelerimizi paylaştığımız çevremiz, bizimle deve güreşlerine gelip “harika bir haftasonuydu” diyerek döndüler ve bu bizi daha da güçlendirdi. Guardian Makalesi’nde ismimizin geçeceğini (ya da develerle beraber geçeceğini) ya da tv programına davet edilip bu konuda konuşmamızın isteneceğini hiç tahmin edemezdik herhalde.

Büyük detaylardan biri. Devecilerin destekleri olmalı. Az değil, bize sağladıkları. 5-6 kişilik ekibimiz ve ekipmanımızla şehirlerinde ağırladılar. Ekip, ekipman, ulaşım, konaklama, yeme – içme. Onlar kültürlerinin duyulmasını istiyorlar. Develerini ve aileden gelen bu geleneği seviyorlar. Korunması için de daha çok insan bunu benimsesin istiyorlar. Bu renkli içeriği devecilerle belgeledik, sıra filmi izleyeceklerin Fongogo desteği ile kurguyu yapmaya geldi.

Amaç, “haydi bu haftasonu da deve güreşleri festivaline gidelim” dedirtmek. Gerisi gelecektir..

Fongogo ve kitlesel destek gelecekte nasıl bir fark yaratabilir?

Tüm projeler bir fikir, bir söz ile başlar. Bir çoğu da maalesef sözde kalır. Fongogo ve kitlesel destek bu sözlerin gerçeğe dönüşmesinde büyük rol oynayacak ve belki de büyük etkiler yaratan projelere can verecek. Kitlesel destek, projeleri bir kişinin projesi olmaktan çıkartıp, daha gerçekleşmeden herkesin projesi haline getiriyor. Büyük ve göz ardı edilmemesi gereken bir güç. Her proje bir ekip çalışmasıysa, kitlesel destek de bu ekipte bir çift el daha denilebilir.

Mesela, Yok Devenin Pabucu, ikimizin (Gizem ve Sibel) projesi olarak yoluna başladı. Bu yolda, devecilerin destekleri ile devecilerin filmi oluverdi ve son deparda da umuyoruz kitlesel destek ile hepimizin filmi haline gelecek.

İsterseniz Gizem ve Sibel’in bu projesini buradan destekleyebilirsiniz.