Diaspora Film: Türkiye'nin ilk minyatür sette çekilmiş kısa filmi!

Türkiye'nin ilk minyatür sette çekilmiş kısa filmi!

Merhaba, ben Didem Kalaycı. Diorama ve minyatür sanatçısı, yönetmen ve senaristim. Anadolu Üniversitesinde 3. sınıf Sinema ve Televizyon öğrencisiyim. Aynı zamanda çift anadal sosyoloji okumaktayım. Geçmiş yıllarda ilk kısa filmim Benlik ulusal ve uluslararası birçok film festivalinde başarılar elde etti. Bahçeşehir Üniversitesi işbirliğinde Netflix Türkiye tarafından verilen, 14 hafta süren senaryo yazarlığı eğitimine 4 kişilik devlet okulu kontenjanından girerek kabul aldım. Burada Netflix’te ve Hollywood’da yapımları olan yazarlardan eğitim aldım. Ayrıca TRT işbirliğinde Bahçeşehir Üniversitesi’nin yürüttüğü 9 aylık bir animasyon eğitim programı olan Animist’in yönetmenlik branşına kabul aldım ve bu eğitimlere şu anda devam etmekteyim.  1 yılı aşkın süredir diorama ve minyatür üzerine çalışıyorum ve bunu sinemayla birleştirmek istiyorum. Şu anda Türkiye'nin ilk minyatür sette çekilmiş göç temalı kısa filmini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ayrıca benimle ilgili detaylı bilgiyi didemkalayci.com 'da ve instagram hesaplarım didoramart ve diasporashortfilm sayfalarında bulabilirsiniz.

Film ne hakkında ve neden minyatür bir set kullanarak çekilecek?

Desteğiniz Nerelerde Kullanılacak?

Filmimiz yapım öncesi aşamasında. Filmimizin çekimiyle ilgili hem teknik, hem içerik, hem de dağıtım anlamında kendi öz kaynaklarımız, sponsorluklar ve yerel destekler dışında sizlerin de desteğine ihtiyacımız var. 

• Prodüksiyon giderlerinde

Film minyatür bir sette geçiyor ve bunun inşası sırasında çok fazla maddi gider oluşuyor. Çekimde kullanacağımız ekipmanlar (kameralar, ışıklar) da prodüksiyon aşamasına dahil. 

• Post-prodüksiyon sürecinde

Filmin kurgusu, renk, ses tasarım, foley ve müzik post-prodüksiyon aşamasını oluşturuyor. 

• Festival ve tanıtım masraflarında

Yurt içi ve yurt dışı birçok festivale katılmayı planlıyoruz. Özellikle dolar ve euro kuru nedeniyle festivallere katılım ücreti oldukça artmış durumda ve  bu aşama için de yardımınıza ihtiyacımız var.

Karakterler

Erdem, Almanya’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu.  Film boyunca çocukluğundan yaşlılığına kadar tüm yaşamını izliyoruz. 

Gençliğinde fotoğraf çekmeye başlıyor ve fotoğrafçılık tutkusu haline geliyor.

Fotoğraflarını çerçeveleterek evin duvarlarını donatıyor. Sonrasında Almanya’da bir kadınla evleniyor.  

Duvardaki fotoğraflar da zamanla karısıyla ve ailesiyle birlikte olan fotoğraflarla değişiyor. Ama farklı bir kültürden olan bu kadınla da mutlu olamıyor. Annesinin yaptığı türk yemeklerini özlüyor ve akşam yemeklerinde soğuk sandviç yemek zorunda kalıyor.

Dahası kendi yönelimlerini de henüz keşfedememiş.

Yine de çocukları oluyor ve fotoğraf tutkusunu bir kenara bırakıp aile kurmanın getirdiği sorumlulukları yerine getirebilmek için beyaz yakalı oluyor. Masası iş başvuru formları, evraklar, faturalar ve dosyalarla dolmaya başlıyor.

Hayatı istemediği yönde seyrediyor, yani hem göçmen olarak hem de bireysel yaşamında kimlik sorunları yaşayan sıkışmış bir karakter. Çocukları da büyüyor ve evden ayrılıyor. Erdem, tercihlerinin farkında olmayarak evlendiği karısıyla yalnız kalıyor. Geç de olsa kendisini tanımaya başlıyor, kendisi için bir şeyler yapmaya kalkışıyor. 

Salim ve Şüheda, Erdem’in anne ve babası. Almanya’da yaşayan ama kendi kültürlerine bağlı kalmaya çalışan bir göçmen aile. İşsizlik, geçim sıkıntısı ve dil bariyeri gibi zorluklar yaşıyorlar. Şüheda çalışmadan tüm gün evde ev işlerini yapıyor.

Salim bir iş bulup giriyor ve Erdem’e 18. doğum gününde hediye olarak bir fotoğraf makinesi almayı başarıyor. Bu hediyesi Erdem’in hayatını değiştiriyor. Erdem üniversiteyi kazandığında yaşlılıklarını ülkelerinde geçirmek için dönüyorlar.